Skip to main content

Hayatta kalma modu, beynimizin “güvenli modda” başlatılmasıdır. Travma, uzun süreli keder hatta tükenmişlik beynimizin bu şekilde yeniden başlatılmayı seçmesine neden oluyor; beynimiz hayatta kalma moduna geçiyor.

Beynimizin düşünen bölümü olan prefrontal korteks, problem çözme, organizasyon, duygusal düzenleme, eleştirel düşünme ve karar verme gibi yürütücü işlev becerilerimizi yönetir. Beynimizin mantıklı hissettiren kısmı burası. Bu bölüm bir durumu ya da bilgiyi alır, yürütücü işlev becerilerinin çoğunu kullanır ve iyi düşünülmüş tepki ya da eylem üretebilir. Beynimiz de sakin, ayakları yere basan ve güvenli olma yeteneğimize tepki verir.

Ancak travma yaşadığımızda işler değişiyor. Prefrontal korteks, kısılabilen ışığa benzer şekilde kararıyor ve travma beynimiz ya da hayatta kalma beynimiz aydınlanmaya başlıyor. O ışık söndüğünde, bu becerileri etkili bir şekilde kullanma yeteneğimizi kaybediyoruz. Hayatta kalma beynimiz, kendini korumayı sürdürmek için dürtüselliğe tepki veriyor. Yönetici işlev becerilerini kullanmanın bilgiyi işlemek için çok fazla zaman alacağını ve güvenliğin garanti edilemeyeceğini söylüyor. Hayatta kalma beyni bizi hayatta tutmaya çalışıyor fakat her şeyi çok daha zor hissettirebiliyor.

Hayatta kalma modu, kronik stres olarak da bilinen sürekli, çözülmemiş stres için kullanılan diğer bir terim. Tüm insanlar bir noktada stres yaşıyor, ancak hayatta kalma modunda, stres, bir kişinin rahatlayamayacağını hissettiği bir dereceye kadar uzuyor. Hayatta kalma modunda beynin korku ile ilişkili bölümleri aşırı aktifleşiyor.

Örneğin, çoğumuz son deprem felaketinde ya da öncesinde pandemi sırasında, haberlerde veya kişisel hayatımızda gördüklerimizle ilgili devam eden stres dahil olmak üzere travma yaşadık. Travma ve stresin yaşanma şekli kişiseldir. Deneyiminizi ve bu deneyime yanıtınızı anlamak, hayatta kalma modunu yönetmenize ve önlemenize yardımcı olabilir.

Travma tepkileri şunlar:

Savaş: Algılanan herhangi bir tehditle agresif bir şekilde yüzleşmek.
Kaç: Tehlikeden kaçmak.
Dona kal: Bir tehdide karşı hareket edememek.

Yani vücudumuz “sadece temel işlevler” diyor. Bu nedenle genellikle odaklanma eksikliği yaşıyoruz. Bir şeyi beş kez okuyup da hala ne hakkında olduğunu bilememe hissi bu. Beyin kendini hayatta kalmak üzere temel fonksiyonlar kalacak şekilde kapatıyor. Bu haldeyken:

  • Temel ihtiyaçlarımızı karşılamayı unutuyoruz.
  • Normalden ya da beklenenden daha yorgun hissediyoruz.
  • Duygu düzenlemesi gündemden çıkıyor.
  • Hafıza sorunları ortaya çıkıyor.
  • Aynı anda birkaç işi yapmak / düşünmek zorlaşıyor.

Bunlar ilk işaretler. Eğer sizde de olduğunu farkediyorsanız bu durumla yaşamayı yönetebilir ve hatta önleyebilirsiniz. Bunu yapmanın üç yolu var; kendine şefkat göstermek, öz düzenleme ve öz bakım.

Kendine şefkat göstermek

Kendine şefkat göstermek iyi duyguların değil iyi niyetin pratiğidir. Bu pratikte bir anın ıstıraplı olduğunu ve bu ıstırabı tecrübe ettiğimizi kabul ediyoruz. Kendine şefkat, kusurun ortak insan deneyiminin bir parçası olduğunu hatırlayarak kendimizi nezaket ve özenle kucaklamayı öğrenmektir.

Hata yapabilirsiniz, buna izin verin. Kendinize insan olmak için izin verin ve kendinize kusurlu olma konusunda yalnız olmadığınızı hatırlatın. Bu, deneyiminizi normalleştirmeye yardımcı olabilir.

Öz düzenleme

Kendini düzenleme, olumlu bir sonuca ulaşmak için duyguları, düşünceleri ve davranışları yönetme yeteneğimizdir. Her gün bedenlerimizin farkındalığı ve topraklanma hissi ile basit varlık anlarına ihtiyacımız var. Hayatta kalma modundayken, düşüncelerimiz genellikle geleceğe yönelir; “Bunu başaracak mıyım?” “Dayanabilir miyim?” diye düşünürüz. Düzenleme bizi şimdiki zamana geri getirebilir ve geleceği düşünme endişelerimizi azaltmamıza yardımcı olabilir. Kendi kendine şefkat, savunmasızlığı ve kendi kendini suçlamayı azaltarak başarılı bir öz düzenlemeyi teşvik edebilir. Öz düzenleme ile dürtüsel olarak tepki vermek yerine daha proaktif davranabiliriz.

Öz bakım

1. Manevi zindelik

Yaptığınız şeyi yapma nedeniniz nedir? Amacınız ne? Neden tatmin doygunluk hissediyorsunuz? Büyük resmi göremiyorsanız, mahvolmak ve hayatta kalma moduna girmek kolay olur. Manevi zindelik ve bunun yaratılmasına ve uygulanmasına yardımcı olan alışkanlıklar, kararlarınızı ve seçimlerinizi kolaylaştırma ve değişim dönemlerinde sizi ayakları yere basan bir yerde tutma potansiyeline sahiptir.

2. Fiziksel zindelik

Fiziksel olarak verecek hiçbir şeyimiz kalmamış gibi hissettiğimizde hayatta kalma modunda olduğumuzu anlayabiliriz. Tükenmişlik halindeyizdir. Dinlenme burada özellikle yararlı olabilir. Vücudumuzun isteklerine ve ihtiyaçlarına dikkat etmenin tüm faydalarını birleştirirsek, düşüncemizi, vücudumuzda hissetme şeklimizi ve ruh halimizi geliştirebiliriz. Sağlıklı yaşamın tüm alanları için aktiviteleri dengelemek zaman, kararlılık ve şefkat gerektirir.

3. Entelektüel zindelik

Entelektüel zindelik yaratıcılığı ve merakı harekete geçirmeye yardımcı olur, bu da çevremizdeki dünyayla daha fazla etkileşimde bulunmaya devam etmemizi sağlar. Merak, yeni şeylere ve yeni deneyimlere açık olmamıza yardımcı olur.

4. Sosyal zindelik

Sosyal sağlık, sahip olduğumuz ilişkileri ve başkalarıyla nasıl etkileşim kurduğumuzu ifade ediyor. Bu boyut, kendinizle ve etrafınızdakilerle gerçek bir bağ kurmanın yanı sıra sağlıklı, besleyici ve destekleyici ilişkiler demektir. Sosyal sağlık, tanıdıklardan yakın arkadaşlara ve yakın aileye kadar tüm ilişkilerde uyumu sürdürmek için önemli.

5. Duygusal zindelik

Duygusal sağlık, duygularımızı tanıma, anlama ve kabul etme sürecidir. Şimdiki anda kalma ve önümüze çıkan değişim ve zorluklarla etkili bir şekilde başa çıkma becerisini içerir.

Duygular, insan olmanın önemli bir parçasıdır ve hayatı anlamlı bir şekilde deneyimlememizi sağlar. Duygularımızla ilişki kurmayı seçtiğimizde kendimizi daha iyi tanıyabilir, neden böyle hissettiğimize dair daha derin iç görüler öğrenebilir ve değerlerimize göre nasıl ilerleyeceğimize karar verebiliriz.

Son olarak

1. Hayatta kalma modunu tanıyın!

Her an çok zor geçiyor, sonrası için de daha kolay olacağına dair bir garanti yok. Ölüm ve hastalıklar hep var. Cehalet ve nefret hep olacak. Stres hep sürecek.

İyi haber şu; mücadelemizi anlarsak onunla daha farklı bir yolla çarpışabiliriz. Oldukça basit, hatta söylemekten daha kolay. Öz bakımı hayata geçirmek hayatta kalma modundan çıkmayı sağlar. “Bugün nasıl hayatta kalırım?” “Çocuğumu nasıl hayatta tutarım?” Bu soruları mecazi olarak sormayın, gerçek anlamda fiziksel ve zihinsel güvenlik anlamında sorun.

2. Hayatta kalma moduna saygı duyun!

Bu, insanların sadece hayatta kalmaya (ya da sadece var olmaya) ihtiyaç duymadığı, ancak kriz ya da devam eden stres zamanlarında hayatta kalmanın tek seçeneğimiz olduğu bir umuttur. Bedenimizin hayatın zorluklarının üstesinden gelme yeteneğine saygı duymalıyız.

Hayatta kalmak için tasarlandık ve bunu her şekilde yapıyoruz, özellikle de zorluklara katlanmak zorunda olduğumuz anda. Bazen bu hayatta kalma taktikleri, çevremizdeki insanlar tarafından yıkıcı veya sağlıksız olarak görülebilir, ancak gerçekte bunlar, geçmişte stres faktörlerini aşmamıza yardımcı olan stratejilerin aynısı olabilir.

3. Hayatta kalma moduna karşı hamle yapın!

Hayatta kalma modumuzun farkına varıp saygı duyduğumuzda, kendimize nasıl baktığımız konusunda daha bilinçli olabiliriz. Hayatta kalma modundayken (günlük, haftalık veya aylık) bazen en temel sağlık bakım biçimleri ayakta kalmamıza ve hatta stres nöbetleriyle savaşmamıza yardımcı olabilir.

  • Temel konulara dikkat edin. Aç, yorgun, hasta veya genel olarak düzensizseniz, her şey zordur. Başarabileceğiniz veya yönetebileceğiniz şeylerle ilgili beklentilerinizi değiştirmeniz gerektiğini kendinize hatırlatmanız yararlı olur. Adım adım ilerleyin.
  • Kendinize biraz sevgi gösterin. Çok fazla stres olduğunda olumsuz olmak veya kendinizi azarlamak kolay, ancak bu şekilde işler yoluna girmiyor. Kendinize şefkat gösterin ve bir utanç sarmalına kapılmaktan kaçının.
  • Mümkün olan her yerde destek alın (ve verin). Yardım isteyin ve başkalarıyla uygun şekilde bağlantı kurun. Bazen bir arama çok fazla olabilir – mesajlaşmayı deneyin. Sosyal medyayla ilişki kurma şeklinizin sosyal sağlığınız için yararlı mı yoksa zararlı mı olduğunu kendinize sorun.
  • Stresin olmadığı / hafif olduğu zamanlarda kendiniz hakkında bilgi edinin ve sağlığınızı güçlendirin. Güçlü bir kişisel bakım ve kendini tanıma temeline sahip olmak, zor zamanlar geldiğinde stresin etkilerine karşı daha etkili bir tampon oluşturur.